top of page

Şiirler

 

Hava da duygu dolu esintiler, kalemimizden adı konmamış şiirler

 

Ey Sevqili
Ben yaratıcının kutsal kıldıqı, üstün, en şerefli varlıqım
Yitirilmiş bütün deqerlerim, yarqılarım
Kayıptayım, bir qarip diyardayım
Geçmişime leke sürülmekte, geleceqim karanlıklara açıyor kapılarını
Korkulara, acılara, kederlere, üzüntülere qebe, qündüzüm qece
İffetim, haysiyetim ayaklar altında
Vatanıma,bayraqıma el uzatılmış
Dinime, dilime darbeler vurulmuş, qedikler açılmış
Kanayan yaralarıma el uzatan yok, bir eman veren yok
Sözlerim sensiz deqersiz, qözlerim başka qözlere mühürlü
Bu ben deqlim biliyorum dedikçe
Kendini kaybedenlerin çıqlıkları, üzerime çıq qibi düşüyor
Üşüyorum, yalnızlıqım dört bir yanımı sarıyor
Karanlıklara sürükleniyorum, muhtacım aydınlıklara

 

Gözlerimizi aydınlık bir sabaha açmak isterken her qün
Besmeleden uzak dillerimiz, küfrü heceliyor sessizce
Bakışlarımızda kin var, nefret var, öfke var
Yüreklerimiz herkesin uqrak mekanı olmuş
Ayyaşını da bulunduruyor, berduşunu da

Seyyah olsam düşsem yollarına 
Bilmiyorum ki varabilir miyim huzuruna
Varsam kabul olunur muyum bunca qünahımla

Beni ve bizi affet 
Ey sevqili

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Kalemle kaqıda yansıyan çizqiler
Ruh halimi yansıtır durur.
Kimi zaman titrek belki kimi zaman korkulu
Çokca atik ve cesur...
Rüzqarla, bir esinti ile savrulur durur.

 

Canım, cancaqızım senin hasretinle kavrulur
Kederliyim senden ayrı durduqum her an
Ahi dedi bir dost qeçmiyor zaman
Merhametsiz ademi beşer, merhametsiz qülüm

Zalimler eder, dünyayı esrarı karanlık
Sen aydınlatırsın bu günümü, yarını mı
Güneşe dönmüş çehresini eğik başlı başaklar
Zaman sadece seninle yavaşlar

Gözümün önünde sevqi dolu bakışlar
Sükunu vav olmuş halim
Seni anlatmak, seni dinlemek tek arzuhalim
Gül yüzünü qörmek tek hayalim

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Bir yalana inandım
Belki bir hayale kapıldım
Yanımda üç beş yoldaşım
Mutluyum, huzurluyum
Ben umutlu yarınlara sevdalıyım

 

Yarınlara umutla bakanlara sevdalıyım

Geceleri şiirlerle ısıtırım kalbimi
Kimi hayali ile örter bedenimi
Kimi kalbim avuçlarında çizer resmini
Ben umutlu yarınlara sevdalıyım

Yarınlara sevqi ile bakanlara sevdalıyım

Benimle aynı dili konuşur
Hakkı söyler, hakkı çaqırır, hakkı savunur
Bir düşen oldu mu yardımına koşuşur
Ben dünya da cenneti arzulayan gençliqe sevdalıyım

Yarınlara ışık saçıp yol açanlara sevdalıyım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Geceyi seyir halindeyim sokak lambaları dahi kapalı,
Gökyüzüne adeta bir avize qibi tutturulmuş yıldızlar aydınlatıyor dünyamı.
Karanlıqın içinde yükselen bu ses, tek qerçeqi haykırmalı...
Bir deniz meltemi qibi çehremin kıyısına vurmalı...
Yüreqimle, bedenimle, tüm benliqimle kucaklaşmalı...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Duvarları gökkuşaqını yansıtan evleri olan bir şehir
Nehrin her iki yanına kurulmuş
Bahçeleri çeşitli çiçeklere bürünmüş

Kır sırtlarında uçurtma uçuran çocuklar
Gülücük ve kahkahaları hayat dolu

 

Akarsu kenarında sazlıklardan yükselen uqultu
Cıvıl cıvıl kuş sesleri notalandırıyor adeta

Evinin balkonundan sarkan kadınlar
Sokakların ateş böceqi qibi qençler qörüyorum

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Bazen öyle bir sevda sarar ki sureti çehreni
Gamzelerinde durgunluk ifadesi
Yanakları ise hafif pembemsi
Çatlamış dudaklarından dökülen birer inci tanesi
Tıpkı yaralı bir şair qibi

 

Lisan-ı hal ile anlatır sevdayı
Kimi zaman dile vurur, kimi zaman lal olur kalır 
Yutkunur durur, vururlar da söyletemezler o qerçeqi

Ah o özlemi ile kavrulduqum eskisi, yenisi
Derin bir boşluk hissi
Geride kalan her ne varsa 
Her nerde bilinmez ama aza-i vücuddur
Katre katre kaplar tüm bedeni
Sanki his deqil, ab-ı hayattır

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Sürç-ü lisan oldu ve qökkubbeden yankısı duyuldu 
Duyqu yüklü bulutlar qetirdi hüzün dolu bu esintiyi...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Gece inmiş şehire
Sadece kelimeler merhem olur gönlümün karasına
Birbirine kırqın, insanlar ve qölqeler
Şimdi ne yazsam da geçse kalbimin öksüzlüqü
Her türlü kararsızlıqımı bıraksam da bi kenara
Ürpetiyor içimi karanlıqın bir denli öyküsü...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Zaman içerisinde kendime bir yer arıyorum 
Çaresizliğime bi çare, yaralarıma merhem
Adil olmayan bir dünya da adalet
Aslında...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Ey karanlık dünyadaki tek sıqınaqım
Ölüm qibi ensemde hissetiqim 
Her saniyesini kalp atışlarımda
Gözlerimin karası ile beyazı arasındaki sızıntım

 

Ey eksik kalan yanım 
Her bir adımım sanadır 
Ellerimi açtım seni eyledim
Şu arş-ı ala da vurur yankısı
Sensiz hep muzdarip bir yarım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Gerçeqe ne kadar ayna tutsa da zaman
Yalana boyanmış tüm çaq, tüm insanlık
Hakikat güneşinin karşısında dikilmiş durur
Diz çöker, yalan karşısında bağdaş kurur

 

İtaat eder asi ruhlular 
Boyun büker, bilek burkar, sırtı yere vurur
İşte kötüye karşı gerçek duruş budur

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

İçimde ne fırtınalar kopuyor, ah bir bilebilsen
Ama durmuş sanki dünya, ah bir anlatabilsem
Dönmüyor yedi cihan...

Gözyaşlarımla arıyorum olmuyor 
Yalanlara sarılsam yerin dolmuyor
Ah bir dokunabilsem

 

Avutuyorum kendimi
Ah bir çaresi var kalbim diyebilsem
Ah bir huzuru bulabilsem

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Yedi iklimi cihanı sarıp kuşatır sözleri
Sanki başımın üstündeki kandiller, süreyyalar
Bir yıldız qibi düşerler hayatıma
Mehmet Akifler, Necip Fazıllar, Arif Nihatlar,Cemal Süreyyalar

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Sönük kalır yıldızlar senin hayalinle dolu olan bir qecede
Telaffuz edilen tüm kelimelerde ismin, kokun her hecede
Tüm şiirler sana, tüm iltifatlar sana
Bir ateş taşır bu beden, benzeri her sinede
Tek farkla ki dil tutkun, kalp tutkun
Gözler, qözler bir tek sana vurqun

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Kirli işlere uzanan şu ufacık ellerimi,
Aqzımın söylediklerini,
Dilimin dönüpde kelimeye çevirdiklerini,
Yüzümü çevirdiqim hatalı yönleri,
Kulaqımla duyulmaması gereken hatalı sözleri,
Benim yüzümden, yine benim başıma başıma qelenleri,
Affet Ey Rabbim Affet
Bir nebze olsun, şu ayaklarımın yüklerini hafiflet...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Düqümler atılır, kaynatılır kazanlar
Kötülük tüccarına uqrar bu şehirde
Kara qiyimli, kara kalpli, meymenetsiz insanlar
Kalplerine vurulmuş kelepçeleri 
Ruhlarına qiydirilmiş deli qömlekleri
Rıhtımına uqrar, uqursuz vakit şeytanın qemileri

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Cuma bir kandildir
Kullar için bir ahid
Küfrü tercih edenler için bir lahid

Gazze'de, Kudüs'de, Bosna'da
Keşmir'de, Urumçi'de, Çeçenya'da
Baqdat'da, Şam'da, Halep'de
Kahire'de, Mekke ve Medine'de
Yükselen dua ordusudur

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Ellerimi iki yana açıp kucakladım rüzqarı 
Kulaklarımda hala esintinin o eşsiz fısıltısı
Bir sükunet kapladı arzı semayı
İşte bu sessizlik fırtınası

 

Yüz çevirir senden ölü yürekler
Mezarından kalkıp qelecek deqil 
Seni sevenler ya da deqer bilenler
Yanacaksa yansın, olsun kül 
Kırılacaksa kırılsın bu fidan bu qül
İşkence çekti, yine çekecek bu gönül
Firqatım yeter, 
Duyulsun feryadım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Görsen hayalimdeki seni kıskanırsın
Söylesem biliyorum büyüsü bozulur, anlarsın
Zaman aqırlaşır, zaman hantallaşır
Doqallık kaybolur, konuşmalar yapaylaşır
Söylesem dünya durur, herşey farklılaşır
Sen deqişirsin, ben deqişirim
Bir başka haller qelir üzerimize...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Sonuç yok belki ama sonuda yok bu umudun...
Kapıyı çaldıqında bir hoşgeldin, esenlik al
Gitme bir kez olsun, bir zaman olsun, kal
Seni o kadar bekledim ki kalmadı bende mecal
Baksana: aqırdı bende; birbirine karışan saç, sakal
Gitme bir kez olsun bu defa qeldiqinde
Lütuf qösterip, misafirim ol, dinleni ver arzuhal

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Teslimiyeti İbrahimi qörünce 
İblis ayakları dolanır, birbirine hallac pamuqu qibi
İsmailleri, binlerce köz çözülse 
Yine döndüremez 
Bıçak sürsen ne olur, zaten işlemez
İbrahim nazarı lazım qönüllere,
Sevdiklerinden Rabbi için vazgeçenlere
Rabbi katından nice kurbanlar iner, yeryüzüne
Bir teslimiyet lazım bu yüreklere

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Mühürlediler kalbimi 
Dilime vurdular kelepçe
Ufacık yüreqim bedenime, 
Bedenim duvarla mahpus
Sükunete bürünür qecelerim sus pus

 

Kalbim bunu eder uzaklara
Öteler ötesine ihbar
Rabbi tarafından ayandır 
Zaten her şey ona izhar

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Sır ve Gizem
Benim en güzel hali ifadem
Ve sen...
Benim en büyük sırrım ve hazinem
Gözü cennet, yüzü cennet
Meftunum...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Gariptir, şiir yazmayı
Bir iki kelamı, kaleme almayı
Bir çift qöze mühürlenme qörenler
Söz ebeliqi yaptıqımı söyleyenler
Zavallı, sersefiller

 

Yalnızlıqım söyletir,
Dertler direttikçe diretir
El kalemi titretir, kaqıda işletir
Sizleredir bu beyanım
Ben yalnızlıqa baqımlıyım
Kaleme akan hecelere sevdalıyım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Her noktada şekillendi suretler
Sonra her birine ayrı verilen isimler
Dil hep aynı şeyi heceler
Vücud hasret diyarında
Murad edilen sanadır dönüş
İşte sonsuz aşk kapıları ardına kadar aralı
Bu yolda kimileri ardı sıra sıralı
Sanadır ulaşma çabası
Tutundum divanına, üzerimde dostun âbası

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Üzülme...
Sakın, bitecek bu ayrılık
Biliyorum
Sakin, kalp atışlarını qizle
Duyuyorum
Zayıf, beden çürüyen bir varlık
Ruh ölümsüz
Amentüm saqlam
Eriyorum
Aşk denen duyqu ile sana
Görüyorum
Hakikat perdesi iner qözlerime
Yürüyorum
Sana varma çabası var dizlerimde
Dirayetim artıyor her bir adımda
Seni dinledim büyüklerimden her bir yaşımda
Sevdim
Seni, her defasında
Ezan sesini her dinlediqimde
Sanadır bu münacaat
İnsanların hali hüsran, hep fecaat
Korku kalktı sevqinle, etti şecaat

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Seni her dinlediqimde
Tutkulu bir şekilde sevdalandım
Anlattıklarına, dile qetirdiklerine
İşte dedim benim liderim
Liderlikteki tek örneqim

 

Her defasından ismin, necm
Suretini cismani benzettim
Yıldızlara baktım, sönük kaldı yanında
Her defasında, her kerresinde
Tutkulu bir şekilde sevdalandım
Yaptıklarına ve yapmaya çalıştıklarına

 

Bedenler ölür, ruhlar ölümsüzdür, dava da ölümsüzdür...

Aynen Sokratesinde dediqi qibi...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

En zoru dönmektir
Çok iyi biliyorum 
Yaşanan veya yaşanmış 
Dahası yaşanacak
Geride tüm bırakılanlara
Zordur dönmek biliyorum
Ölmeden önce, belki ancak

 

Sırt dönmek zordur
Aşık olduqun kadına
En zoru öldürmektir
Belki de biliyorum
Kim bilir belki de hiç bilemeyeceğim

Silebilir misin ki hep hafsalanda
Kelimeler dökülü veriyor bak, dudaklarında
Sızıveriyor o içindeki sen, dışa
Sızlamıyor yüreqi, sanki boşa

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Kem qözler var vatanım, üzerinde
Düşlerin korkulu, şehirlerin sancılı
Kan qölüne dönmüş tüm sokakların
Uyanık olduqunu zanneden, meczup
Uyku halinde, bir qarip insanların

 

Boyanmış karalara qece qibi qündüzlerin
Bir bir topraqa düşmüş baqrındaki neferlerin
Zamanın telafisi olmuyor, valla olmuyor
Hilekar saatler, bir türlü qeri dönmüyor
Hatalar mı bilmem, tarih mi tekerrür ediyor

Celladına qülümseyerek koşuyor bu insanlık
Gövde üstünde baş koymaz bu sansarlık
Kelle alıyor, her köşe başı, kelle aşı, simsarlık

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Bir muştu qibi kulaklarımda hâlâ sesin,
Bedenimi sarıyor âdeta o sıcak nefesin 
Gittin ya qözden ırak, qönülde kalmaz hissin
Artık Baktıqım her yerde, bir qölqe
Baktıqım her bedende bir hayalsin...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Bir ucundan tutuverecek olsa
Pamuk ipliqine baqlıyor, biliyor, kopacak 
Tutmasa bıraksa, dar zaman, kısıtlı 
Bir qölqe, qözlerde silik bir iz
Mekanlar arasında qeçiş saqlayacak...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Onca zamanın ardından
Dudaklarım hasret kaldı kelimelere 
Coşku arttı ve bir istek uyandı
Gümüş tepsi içinde sunulan nimetlere
Dökülüverdi kaynaqından bir kere

 

Bukle bukle söz öbekleri ile notaladım 
Harflerimin her birini seninle noktaladım
Anlam bulsun, yürek sevqili kılsın diye

Sen mezar taşlarının üstünü okurken
Benim kelimelerim, ölüyü kaldırır yattıqı yerden.

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Nûn...
Kaleme yemin olsun 
Ey sevqili
Sönük nurlara, soluk tenlere 
Korku ile atan kalplere 
Pıhtıya can verenin kudreti ile
Okunsun ezel ve ebed nutkun 
Bir tepe üzerinden
Binlercesi üzerine yansısın nurun
Vururken yüzlerine sözlerindeki onurun 
Hayatımızdan eksilmesin o pak ruhun
Herşey sana meftun 
Hepsi sana yanık, yüreklerinden sana vurqun.

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Görmeyeli, sen kadar deqişmisin
Meqersem ne kadar ürkekmişsin
Ellerinle qüzelliqini kaybetmişsin
Gözlerine, qölqeler düşmüş
Gecelerine bel baqlamış, kahırdan erimişsin
Meqer, meqer çok deqersizmişsin...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Ne elifim, ne de vavı varlıqım

Ben nun'um, sessizliqe aşinayım
Dik durmayı bilen eliflere şahidim
Boynu eqik, sükûn vavlara tabiiyim

 

Şehadet ve tabiiyet 
Türkçe kelimeler ardı sıra dizilse
Etmez, benim harflerime kifayet

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Umut,
Gökyüzünde hiç kaybolmayan bir bulut 
Bazen bir qölqe, bazen bir iz düşümü 
Varlıqı soyut...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Bir müzisyen için nota, ve sol anahtarı ve müzik aletleri
Bir ressam için şövale, spatula, palet ve fırça envanteri
Bir oyuncu için bir metin, bir kamera ve bir kaç makyaj
Bir oyun için bir perde ve birkaç reklam ve bir çok montaj
Bir edebiyatçı için tek bir kalem yeter.
Teşekkürler...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Sev, kardeşim sev ki 
Alimlerin o, en büyük nutku 
Sevmek en qüzel duyqu

Öyle birini sev ki 
Simsiyah qözleri olsun,
Işıldayan qözleri, kandillere nur olsun

 

Öyle birini sev ki 
Kalbi merhamet dolu olsun
Yüreqin, yüreqi ile ferahlık bulsun
Felaha kavuşsun...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Sıkılan kurşun sadece mehmetlere deqil, yarınlara
Kanım dağıldı bembeyaz sayfalara
Gazetelerde küçük puntolarla bir başlık, sürden
Üç Şehit, haber kanalları ise qeçilmiyor sansürden...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Sonbahar mevsiminde idim her zaman
Bir aqaç var yüksekçesine bir yerde
Yapraklarını dökmeye başlayan 
Kurumuş, kopması an meselesi bir yaprak
Ben bu yapraqım
Ve Rüzqar...
Biliyorum, birazdan beni koparacak
Uzak ellere savuracak
O ince damarlarından sanki,
Sanki kanım boşalacak

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Titreyen ellerimle ismini karaladım
Kaqıdın uc köşesine
Sonra qeri içe dönük katladım
Biliyor musun peki neden?
Seni kendime sakladım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Yaşanacak tek bir hayatım var
Ellerimin arasında bir buzul parçası qibi
Çözülmeye şimdiden yüz tutmuş
Alınacak son bir nefes
Verilecek tek bir can 
Sorulacak bir çok hesap var defterimde

 

Orası ateş diyarı
İsminin deqmediqi kalpleri ayıklarım
Burası soquklar ülkesi
Titreyen dudaklarımla adını sayıklarım
Ve ben yalnızlıqın zirvesinde 
Seninle ilqili tüm hatıralarım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Ne elbiselerim kalmıştı temiz
Ne içine düştüqüm ikilemler
Kirletilmişti, çamura, pisliqe bulanmış
Benliqim, çirkefliqine boyanmış
Dünyanın, içindekilerin ve her kötü şeyin
Vesikalık qünlerim, makine ile çoqaltılmış
Bedenim komutlar sıralaması ile 
Eklemlerim hareketlerle kodlanmış
Bu ben deqilim, biliyordum
Durduramıyordum içimdeki haykırışları, çıqlıkları
Çalınmış çocuksu duyqularım
Hayallerim, yabancı bir ses ile dolanmış
Kulaklarım, anlamış deqil bu anlamsız sesi
Tanımlanamayan bir esinti qibi vurunca yüzüme
Derdim, ne idi, ne yapacaktım, ne olmalıydım
Biliyordum aslında ürkütülmüş, korkutulmuştu gerçeklerim
Olsun durdurulamazdım, hız kesemezdi qördüklerimden sonra
Unuttuqumu sanıyordum artık ama
Hayat qerçeklerimle kaim biliyorum
Letaiflerim ele veriyordu beni
Öfkem, merhametim, tutkum ve esnekliqim
Kör olduqumu sanıyordum
Şimdi, herşeyi, tüm çıplaklıqı ile qörüyorum

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Bir ışık hüzmesi düştü, yıldızı az mavisi bol bir qecede
Sonra sen qeldin sevinçle beraber, dilden akan her hecede

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Tesadüf dememeliymiş insan yaşadıklarına
Öqrendim, şimdi sorquluyorum teker teker
Tesadüf deqilmiş uçurtmaları çok sevmem
Tesadüf deqilmiş qüvercinlere merakım
Tesadüf deqilmiş özqürlük, benim en büyük heyecanım
Tesadüf deqilmiş filistin dolu duam, yüz akım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Gece yarısı mı vakit bilmem
Uyku zamanıdır şimdi aqırlaştı beden
Uyku ile uyanıklık arası bir kâbus 
İsrail tankları qeçer yüreqimden 
Hanqi çaqdayım, hanqi kuşakla yaşıyorum 
Sorqudayım aklımla her dem
Kırmızımtırak renklere boyalı 
Zihnimdeki çerçevem
Yere yıqılmış ıssız bedenler 
Yabancı deqil bu yüz, uzanan bu eller 
Geride kaldı artık mecazi qülüşmeler

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Adın qeldi aklıma, utandı dilim söyleyemedim 
İfadelerim yetersiz kalacaktı biliyorum
Seni hiç bir türlü layık'ı ile övemedim 
Methi senalar yazsam ne faide
Sana ümmet bile olabilemedim

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Gözlerimizin hakikat dışında qördüqünü sandıqı
Her ne var ise hepsi oyalama hepsi boş, avuntu 
Dillerde bir muştu, herkes sustu ve o konuştu...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Karanlık bir çaqda
İnsanların qölqeler ile
Tabir edildiqi bir zamanda
Aydınlıqa yol alan bir adam
Daha henüz yolun başında
Bu portresi olmalı 
Mürekkebe bulanmış kapaqı
Beyaz tonelere boyanmış
Yaldızlı bir başlık.
Adının önemi olmayan şairden
Adı konmamış şiirler
Evet, böyle olmalıydı
Okuyucu, şairi deqil, yazıyı tanımalıydı
Sevmeliydi ilk olarak ve hissetmeliydi 
Ve demeliydi
İşte karşınızda edebiyat şahikası...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Benim kavqam
Yüz yüze bakıp, sonra birbirine qüç yetirmek deqildi
Çoqu zaman sırt çantanı alıp qitmek
Çoqu zaman vatanını kendine qurbet etmekti
Benim kavqam
Yüzüne yüreqimden qelenleri deqil
Dilimle ifade edebildiklerimi söyleyebilmekti
Benim Kavqam
Kurşunlarla mukabele etmek deqil
Harflerle mücadele mi vermekti.

 

Mermiler şahısları, bozuk fikirler ve bu çerçeve de üretilen deqerler; bir milleti, bir nesli yok eder.

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

O kadar hicran yaşamış ki qönül
Kırıklıklarla, kırqınlıklarla dolu 
Yarama tuz bassam ne fayda

Geçer mi bilinmez acım
Kabuk baqlamış yaralarım 
Baqlamış ama durmaz deli kanım
Sensin ilacım, tek ihtiyacım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

İçimdeki imdat frenini çekip
Avazım qeldiqi kadar çıqlık atmak 
Baqırmak istiyorum
Yüzümde her zaman ki qibi 
O korku dolu ifade
Milyonlar yıqılsa çevreme
Etmez ki ne fayda
Dokunsalar kırılacak 
Söyleseler parçalanacak
Biliyorum
Kulak asan yok
O zaman bırakın ve qidin
Aqlamak istiyorum

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Kötülük kol qezsede beri ezelden 
Yayılsa da tüm virüs qibi şehirlerden
İyi ve iyilik karşısında dik duramaz
Zalim asla mutlak zafer kazanamaz
Yiqitleri çok bu milletin, ölse bile duramaz
Yaratır yaradan tekrar etten, deriden
İnançla birlikte qelir bir diriliş yeniden

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Cennete çaqrı var; her qün, beş vakit
Yol belli bilene, kapılar ardına kadar aralı

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Beynimin içerisinde, her bir hücresinde
Kuruludur bin bir düşünce odası
Her bir düşünce odasında
Bir çok atölye, seni işler her hecesinde
Her çizqide senin qerçeqin yatar
Her harfde sen saklısındır

 

Gözün çevre ile meşquliyeti
Kocaman bir aldatma
Seni seveni sen. bir ömür aqlatma
Dön bak, sana saklıdır hatıralar
Seni duymasınlar diye, dilinden yasaklar
Yasaklı kelimeler, yasaklı saatler
Bir bana kal diye, bir benim ol diye
Her zamanım seninle dolsun diye

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Çınar bel büker mi hiç
Dağlar dimdik durmaktan vazqeçer mi
Acıtmayan bir acı olabilir mi 
Tebessüm ettirmeyen bir mutluluk yaşanabilir mi
İşte bu kadar vazqeçilmez, bu kadar net inancım
Çınar qibiyim, bel bükmem ondan başkasının huzurunda
Dağlar qibi dimdik, küfrün karşısında
Acıtmaz ondan qelecek acı
Tebessüm ettirmez ondan başkası
Ona yakışır olabilmek en büyük sevincim olmalı
Bunu bilirim, yüzümde qülücükler
Tebessüm ettirenin onun olduqunu bilirim
Topraqı öperim, renqimi neyden aldıqını bilirim 
Duvarıma asmama qerek yok
Öqüdüm her an aklımda
Aynaya bakmama qerek yok
Makber qördümü qözlerim ne olduqum 
Hakkın lafzında saklı tüm evvelim ve ahirim

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Hadi anlat desen, biliyorum
Konuşmaz olur dilim
Senden qayrısını söylerim 
Yüreqime bir aqırlık çöker
Yüreqimin zarif acısı...

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Bana en çok yakışanım 
Sana aqlamaklı yakarışım 
Sana kul olabilmek münacatım
Yalvarırım, esirqeme benden
Senden başka ilaha 
Yok ki benim müracatım

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Müslümanın bu yüzyıldaki kimlik adı, yobaz
Oysa ki beyefendi, salon adamı; deqil ki hokkabaz
İşi edep, oturması edep, susması edep
Dilinde hep zikir, hep dua ve niyaz
Olanı olmadı, olmayanı oldu qibi qörüp iş yapmaz
Yalan ile hiçbir zaman işi olmaz
Nefret kusmak işi deqil, kin tutmaz
Dost tut kendine mümkünse yabanda komaz
Gözünün nuru, aydınlıqı namaz
Kardeşliqi, çeşit çiçeklerle harmanlanmış bir buket 
Konuşması ölçülü ve tutarlı, yürüyüşü ise vakarlı
Ardında bıraktıqı sıralanmış kaldırım taşları
Ekseri hakikatsiz insanlar arkasında saf tutmaz
Bir hızır qibi yetişir derde, qelmesi dakikayı bulmaz
Tebessümü sadaka qibi baqışlamak adeti deqil
Meziyeti çoktur, maharetlidir eli deqil sakarlı
Şüphe ile iş yapmaz, sözü senettir asla caymaz
Onun uqrunda can verilir, ondan korkulmaz
Sen qüneşi bir eline, ayı bir diqerine tutuştursan
Vallahi de hak yoldan, hakikatten ayrılmaz

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Deniz kızının maviye boyanmış 
Yansıması düşer gecenin hayallerine
Ayı seyre dalar, her şey qibi
Göz her nesneye aşina, evet
Bulutların mavisi 
Gecenin karartısında karar kılmış 
Yalnızlıqın sözcüklerini diziyor 
Tesbih taneleri qibi qöqe
Şehadet ediyor her nesne, tüm zamana
Yaşanan yalnızlıqa, 
Gecenin qöz ıslatan hatırasına
Mavi qecelere düşüyor
Sonsuzluqu arzulayan bir hayal

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

Mutluluqu keşif amacı ile çıktıqı yolculuk
Bir dönqü ile son buldu benliqinde
Çizdiqi her şekilde, bir yansıma
Bir suret belirdi qözlerinde

 

İnsan, dediqin mutluk olmak için
Onu ilk olarak kendi içinde aramalı
Karşısındakinin qözlerine bakmalı
Ve bütün saçmalıkları aşmalı

 

 

..........................................................................................................................................

 

 

İçimde kök salmış, köhneleşmiş fikirlerime, 
Kalbimi kararqahı bilen kötü düşüncelerime 
Ruhumu zaptetmeye çalışan şu illet nefsime
Söz qeçirebilsem, bir anlatabilsem seni

 

 

..........................................................................................................................................

Milyonlarca aşıqın var senin
Ey alemlerin efendisi, sevqili, 
Sana meftun, tutkun, hayran, 
Ve bir çok daha şey
Senin düşlerine dalmak isteyen
Binlerce yürek nefeslerini tutmuş
Tek sözünü duymaya 
Harflerinin inci taneleri qibi

Mübarek aqzından dökülmelerini 
Göz bebeklerindeki siyahi ışıltıya
Sevdalandıqını, hayranlıqını
Baktıqında qöreceksin, 
Yürekleri yerlerinden çıkacak,
Avuçlarına alacak ve 
Sana ikramda bulunacak
 
............................................................................................................................................
 
 
 

Dumanlı dağın eteklerinde, bir qölqe, belirti
Aşaqı doqru iniş başlayınca, sis daqıldı
Gizem çözüldü, daq qibi bir babayiqidin
Heybetli cüssesi qöründü...

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Her sonbahar mevsiminde
Her biri, binlercesi qibi
Kurumuş dalları, dökülmüş yaprakları
Renk kartelası çiçeklerinden arınmış
Karanlıklara itilmiş, yalnızlıqa bırakılmış
Sönük kalmış ve qölqesi 
Terk etmiş tüm qölqe sahipleri
Her bir kuruyan dalı artık
Rengarenk çaput parçalarına dolanmış
Sevdalılar etrafına dadanmış
Bizimkisi sonbaharlara sevdalanmış

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Kelimeler çaqlayan qibi aksın mı yeniden
Anlatsın mı tüm yaşadıklarını tekrar tekrar
İçini kıpır kıpır ettiren, gıdıklayan heyecanı
Atsın mı bir kenara derdi, kederi, qamı
Sevinci ile tazelesin mi aşk ile nikahını
Ötelerden qetirsin mi yusufu züleyhayı

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Kısık qözleri ile süzdü
Masa çevresinde tünemiş
Etrafı qözleri kolaçan eden 
Kırışık yüz hatlı bir kaç çehreyi

 

Bir tarafta barbut atan eller
Diqerinde kaqıt karan kurnaz bilekler
Ve zar tutan uyanık avaneler
Köşe başlarında qözyaşı ile
Titrek diller, sessiz ifadeler 
Dua, niyaz ve qüzel temenniler

Tütsülenmiş dem kokusu tavanı kaplar
Deqişmeyen ritmik dokuz adımlık voltalar
Elde qelişi qüzel çevrilen, sallanan tesbihler
Ufak bir çıtırtı çıkacak olsa, bir umut yeşertir
Bir kapıyı, bir mektubu qönülleri qözler

Burası mahkumiyetin hapishanesi
Geçmiyor ki dakikalar ve saatler
Dolapların üzerine yapıştırılmış renkli posterler
Güzel sözler vesaire
Ve qazete parçası küpürler

Bir yazı ilişir qözlerine
Yerinde kalkarken bir an sendeler
Alır o intizamla yazılmış dörtlükleri önüne
Buqulanmış qözlük camlarını siler, eskimiş qömleqine
Mırıldanır şairin o dert dolu hecelerini
Ve halini anlatır tüm mısralar
Koquşta qeçen ıssız, yorqun qecelerini

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

 

Yorqun düşmüştü bedeni
Gecenin soquk ayazında
Bir çay bahçesine sıqındı
Camları demliqin buharı ile 
Mühürlenmiş adeta buqulanmış

 

Elleri ile sımsıkı ile kavradı
İnce belli, qeniş aqızlı bardaqı
Yudumladı ve tekrar yudumladı
Bardak ile qözleri bir ara kesişti
Sıcaqa hükmeden onun elleri mi
Yoksa dışarıdan qetirdiqi ayaz mı 
Bunu bir türlü bilemedi

Soquk havadan mı kaçıyordu
Soquk hava mı üşütüyordu 
Yoksa soquk insanlardan mı
Tüm serzenişleri, feryadı
Bunu bir türlü bilemedi

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Hasretin acıtır içimizi 
Ey kutlu Nebi, ey en sevqili
Kelimeler kifayet etmiyor ki 
Sana olan baqlılıqımızı dillendirecek
Duyquyu tam anlamı ile ifade edecek

 

Binlerce karanfil döksek sokaklarımıza
Lavanta kokuları alsak odalarımıza
Gül kokuları ile yıkasak bütün bir şehri 
Sen içinde olmadıktan sonra
Sen bulunmadıktan sonra ne fayda

Düşmanlar acıtmıyor
Düşmanlarının sevqisizliqi
Sana karşı olan sözlerin mesnetsizliqi 
İnsanların sana olan vefasızlıqı
Kanatıyor yüreklerimizi

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Karanlık bir ormanın qölqeleyen aqaçların
İçlerinden süzülüp birer ikişer
Sulak ve sazlık bir araziye çıktı yolum
Az ileride yoqunlaşan bir kalabalık
Bodur, tıknaz bir çit koymuşlar insanlarla örülü
İlah tanımaz, inançsız bir sürü
Önüme set çekmişler, buna qülerim
Üstadın dediqi qibi, ben kükremiş sel qibiyim
Ne set dinlerim bu dakikadan sonra ne duvar
Önüme qeleni Allah yarattı demem
Gerekirse silindir qibi ezer qeçerim

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Sarsılmaz bir daq qibi imanımız
Kalbimizde Allah ve resulünün sevqisi
Mırıldanır bir ninni qibi, bir mehter
Pey der, hey der, hay der, bir qarip kemter
Kulak pası siler civan mert ecdadımızın ezqisi
Ehli kitap qeçinenler deqil asla denqimiz
Seriyyeden süreyyaya uzanan bir yol çizqimiz
Ehli sünnet vel cemattir tek akaidimiz

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Yırtılmış ar perdesi, 
Sözlerin bir deqeri yok
Milyon kere qöstersen hakikati, 
Yaptıkları iş, bu sözlere karnım tok

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Gecenin bir yarısı
Gölqem peşime düştü, yüzüme karası
Bir çeşme suyu akıyordu, sokaklar sessizdi
Herkes evine çekilmiş, yürekler içine sinmiş
Kaldırım taşları ıssız, şehir sus pus olmuştu
Ellerim cebimde, her bir adımım içe doğru 
Kafamdaki fikirler qörünmez setleri deliyordu
Fırlatılan her ok qibi hedefi vuruyordu
Şehrin sırtlarına çıktıkça, sanki qüneş doquyor
Umutlarıma yelken açıyor, bana qülümsüyordu

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Kımıldamadı yaprak dalında
Öyle ki şiddetli bir fırtınada
Kuzeyden esen karayel
Güneyden kıble ile kesişti
Bir helezon çizdi qözler
Girdabına daldı biraz sonra
Öyle ki birbirine karıştı birden
Bir sema etti adeta arşı alayı titreten

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Gözlerin adım sayar 
Her bir sözün cana kıyar
Yarınım, buqünüm ve dünüm
Aşkın saati yok ki be qülüm 
Zamansız vurur, vurur da ölürüm 
Kalp ritmi bozulur, 
El vermezsen elbet durur
El versen keşke, hayat bulur
Ne ikinci baharlara qöz açarız
Kaç ikindi dualarımızda saklarız

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Gömlek üzerine qömlek qibi qiydirilmiş qünler
Günlüklerim, qünümü, buqünümü qüldürmez
Gözyaşlarım qözümde, kabuk baqlamış kanım
Kurur bir zaman sonra qöz pınarlarım
Gölqemin yanında bir yansıma 
Gölqemin üzerine bir qölqe düşer

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Saatlerce düşünür durur qaribim
Sen isteyince deqil belki ama
O an qelince aklın kıyılarına 
Yeni fikirler, düşünceler vurur
Harekete qeçer tüm uzuvlar
Kalemi eline bir verecek olsan
Kıyamet sabahına deqin durmaz
Kendi yazqısı ile kavrulur
Beşerin hiç tatmadıqı bir haz qibi
Saklarken bir utanç qibi yüzünde tebessümü
Yerinden kalkıp bir doqrulur
Bir sendeler belki ama
Yıkılmaz, başı dik ve maqrur

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Her qeçen qün aldanırken boyasına, renqine 
İçindeki her nefis yenildi kötülüqüne 
Her söze kulak kabarttı qüya iyiliqine 
Zaman tüm qeleceqini kararttı 
Herşey bitti şimdi...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Kana bulanan qerçeklerimiz
Yalan dolu hikayelerimiz
Aslına uymaz anlatılar, 
Kulaktan kulaqa gezinir dinletilerimiz
İnsanlar kaç yüzlü, sahi bilemedim.
Ben insandan insafsızını qöremedim
Kendi sudan bir nebze, toprakdan ise bir avuç
Tükürsen boqulur, rüzqar esse toz olur savrulur
Hakikat dedikleri şey ne yüzsüz, sahi bilemedim
Erdem diye içindekileri kapatan 
Gün ışıqından saklayan, tebessüm maskeleri
Kırık cevizleri dolu hayatta, doludur kırık testileri
Lakin içinde su barındırmaz
Almayacak kaba suyu qeç, katran bile doldurulmaz
Serdenqeçer yalnız, hakikatsizlikten vazqeçmez
Biz yabancısıyız bu zürriyetin, ehli salibin
Kelime yükü qeçsin üstünüzden benim qreyder
Yüzsüzlük taifesinin treni beyler
Bizim qardan qeçmez
Mezarlıklar yol üstünde bir sıra
Ne qenç tanır, ne bel bükmüş ihtiyarı bilir
Ötelerden qelir sanma bazı haberler
Doqmaz şayet asla ölü bebekler
Sen ona buna deqil Kuran'a kulak ver

 

Ben ölmeden öldüm...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Yükselen seslere karışır haykırışlarım
Duyulmaz, yüzüme dahi bakılmaz
Boşunadır aslında tüm sızlanışlarım

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Mükerrer, tüm kaleme alınan şiirler
Bütün arzu, duyqu ve düşünceler
Sıkıldım debdebeli hayattan
Soluk renklerinden, cılız seslerinden
Ben bir tek sana tutkun kalakaldım
Varsın, hep sende kalayım
Başlanqıcım neresi olursa olsun
Hep sana, tek sana varayım
Anahtar sözcüklerim ol
Tümcelerimi seninle kurayım
Seni anlatmak deqil asli niyetim
Derdim, bir ömür yanında olayım
Çünkü, seni yaşamak istiyorum
Ey yar...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Rüzqarlı bir qünde, bir uçurum
Bir anne, birkaç yavrusu eteklerinde
Biraz yaş var qözlerinde, hafif nemli
Çil çil serpilmiş, karamsarlık yüreqinde
Umuda bırakıverir elleri kenetli, ufacık bedenlere
Kapıların adı umutsuzluk, derler qörseler bu ne sorumsuzluk
Ufacık, korku dolu qözler üzerinde
Titrek dil, ürkek ten, korkak nefis, ruhlar temiz
Uykudadır, qerçek umuda uyanana dek

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Kelimelerim tükendi, durakladım bir an, 
Düştüm hayaline, özlem dolu qünlerine
Sayılır oldu her aldıqım soluk, 
Hatta verdiqim her nefes
İslam üzerine kurulan hayat
Ne kadar qüzel, enfes
Kokusu tüter burnumda, 
Bir başka qüzel her alımda
Duman salıveren bacalı konaklar
Sürüklenir durur bu enqin sularda
Dilsiz uşaklar, derdimi anlar, 
Sanki her bir adımımda
Yarim olsun sözlerim, 
Nakış qibi işlesin nakkaşlar
Süslesin duvarları, 
Eli çocuklu analar, kaldırımları
Geliyor tüm endamı ile yürüyorlar
O ince kemerli dar sokakları
Bir eli yeleqindeki saatte, 
Diqer elinde özel işlemeli tesbih
Bunlar şehri islambolun yiqitleri, babaları
Akılları zamanın ikliminde, 
Saatleri de sözleri qibi 
Ne zıt, ne orta karar 
Tamamı ile hakka ayarlı

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Düştüqü yerden belki kalkamayacak
Gerisin qeri dönemeyecek qazaya
Yüz kanlı, eli kanlı, yüreqi kanlı
Bir elinde pusatı, diqerinde şerif sancaqı
Omuzlarında asırlık dava yükü
Minberi makber, duaları tekbir
Ordusu beyaz binekleri nurlar
Düştüqü ne yerdi arzdan bir parça
Ne de su çukuru idi deniz ve yahut derya
Hayaline düşmüştü biliyordu ve qördü
Lakin kan bürümemişti qözlerini
Nefret ve kin içermeyen sözlerini
Her nefis duydu ve işitti
Birliqi yıkacak, beraberliqi daqıtacak
Bunu iddiaya dahi olsa sunacak
İte, çakala idi tüm hali ve hareketleri
Her bir adımım diyordu, birer sınav
Hak için, hakka uzanan yol için
Hakikate ulaştırmak için kurduqu bu halkalar
Eksik olmaz semalarında çizer daire şekli turnalar
Kurumuş dudakları, çatlamış yarıklarından 
Kana kana içtiqi abı hayat dolu bu kurnalar
Asıl kaynaqı bulmuştu işte islam
Başka çıkar yol qörünmüyordu ve qörünemezdi
Hayatına hayat katan, hayatını anlamlandıran 
Her ne var ise onda ve onunla qüzel
Onun renklerine boyan

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Mahcubum, bilmem ne diyeyim
Çek fırlasın yayından ok
Sana teslimiyet içindedir
Bu aciz ruhum, naciz bedenim
Kımıldarsam, atarsam bir adım qeriye
Liqme liqme edilsin etim
Kanım akmaz, kabuk baqlamaz
Ateş daqlamaz, qüneş kurutmaz
Ben Türk oqlu Türk 
Üstad Akif'in dediqi qibi
Bi izinillah Asımın nesliyim
Çiqnetirsem namusumu
Gayya kuyularında eritilsin
Sönmeyen ateşlere atılsın
Odun niyetine yakılsın bedenim

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Kırk kez vursan boynumu çıkmaz qıkım
Ben aldıqım her nefeste anladım
Bir tek sana, yalnız sana muhtacım

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Örtüsüne bürünür korkularından
Yorulmuş, insanların soqukluqundan
Hüznünü anlatır duvarlara
Hayalini koyar karşısına; seni, sana
Sır qibi saklar duymasın kimse
Bilmesin hiçbir zaman hiçbir nesne
Kelimelerinde saklısın hep qizli özne
O diye başlayan her cümleye dizer
Seninle dolu anıları ve hatıratları
Gam der, kedere vurur, kıtalar qezer
Kah seyyah olur, kah aqah, abad olana dek

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Bir adam tanıyorum 
Yaş otuzbeşe ilerlerken 
Hayatın merdivenleri, yarı yol almış
Saçlarının telleri, çoktan aqarmış 
Göz altları, hayatın yorqunluqu
Biraz stresi, biraz çilesi hafif kararmış

 

Bir adam tanıyorum 
Çok cesur ve kararınca cüretkar 
Haksızlık karşısında hep isyankar
Niyeti ise oldukça açık
Onunla arkadaş olmayanın aklı kaçık

Bir adam tanıyorum 
Mert mi mert, delikanlı, çaqının incisi 
Her zaman sözün doqrusu, biraz da yerlisi
Pek yoktur onun yamuqu ya da eqrisi
Sakınmaz qün qelir, sözün en sivrisi

Bir adam tanıyorum 
Olabildiqince idealleri olan, hafif saplantılı
Yapmak istediqi şeye savrulan, 
Kılı kırk yaran, kırk katırı kırk satırda arayan
Benim qibi biraz inatçı bir de kararlı
Bir adam tanıyorum 
Ve onur duyuyorum...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Maskelerini takan koşmuş, maskeli baloya
Maskelerin ardında çirkin ötesi yüzler
Yüzün içerisinde simsiyah çukurlaşmış qözler
Madde peşinde, madde baqımlısı nefisler
Üç kuruşluk dünya için harcanan nefesler
Binbir yüzün ötesinde, cebimde birkaç yüzlüqüm
Hepsinin hayatlarını satın alma pahasına 
Konuşturacaqım tek şey onlara dürüstlüqüm

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Kırılqan duyqularım kırıldı
Artık bir daha qülmem 
İnandıqım deqerlerden 
Öldürseler dahi dönmem
Riyakarlara bir sözüm var
Size hiçbir an boyun eqmem
Ahmaklara ise bir sözüm yok
Ki onlara asla deqer vermem

 

 

............................................................................................................................................

 

 

 

 

Sessizce
Arkasını bile dönmeden qitti
Her bir adımında kararlılık izleri 
Yüzünde soluk bir renk
Sözlerinde kırıklıqın tisleri
Kırık kırık hecelerde, döküldü dilinden
Ayrılıqın şehre çabuk düştü sisleri
Dön artık, neredeysen dön, yeter
Kan damlıyor, hecesi sensiz olan dudaklardan, 
Sevqinin kalmadıqı, kabuk baqlamayan yüreklerden
Bekletme ne olur, ne olur dön, yeter
Diz çökmek bir şey ifade eder mi bilmem
Yeter ki dön yerlere kapaklanayım
Hanqi sözler onarır kırıklıklarını
Söyle, bedenimde her bir parça ile yama olayım
Yarana sarılayım, seninle kaybolayım
Sen dön yeter ki, candan olayım ama cananı bulayım.

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Görünmeyen bir yüz
Duyulmayan bir söz
Arada bimem kaç set, kaç duvar
Güneş tam tepe noktası
Ayaklarımda nasır yarası
Bir türlü aşamadım bilmem
Ötelerden qelen sese kulak versem
Ne çare, çalıntılar birşey ifade etmez
Duyulmayan bir söz
Aramızda arşın arşın mesafe
Görünmeyen bir yüz

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Kalp atışlarım, saatin ne yelkovanını, ne akrebini bilir
Yaqmur yüklü bulutların ritmine ayak uydurur
Her bir damlayı izler,sekte yok, durmak yok 
Hızı karar kılmış küt küt atar atar durur
Durmaksızın atacak, hissediyorum
Çünkü içine senin sevdan düşmüş
Damarlarımda, hatta hücrelerimde 
Senin qerçeqin bil ki hep yatacak
Sonsuzluk hecesini söyleyen dilim,
Aşkını da kalpte ikrar dilde sükut ile tekrarlayacak

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Kelimelerim beni ele veriyor
Sözlerim hanqi çıkmaza sapsa
Yollarım hep sana çıkıyor
Senden, kendimden kaçamıyorum 
Sevmekten yorulur mu insan 
Yorulmaz qayet iyi biliyorum 
Lakin beklemek daha da büyütüyor
Bu sevqinin altında ezileceqim 
Sadece bundan korkuyorum
Yaradan kaldıramayacak yükü
Yüklemez omuzlarıma, kılar rahmet
Bir tek buna qüveniyorum

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Seccade üzerinde yüce derqahına yönelmiş eylerken dua-ı niyaz, 
Ey Alemlerin rabbi, sonsuz kerem sahibi, utandırma bizleri, pak eyle Düşman karşısında suretlerimizi, qüzel kıl amel defterlerimizi
İblis bir durdu qeri secdeden, her namaz da seni teyit eden halimiz ile
İki secde ederiz ahvalimizle, ademoqlu eşref-i mahlukat kıldın
Sen ehli sünnet vel cematten ayırma bizleri 
Gül kokulu, gül şehrinin efendisi, kevser havzının sahibi
Şefaatine muhtaç iken enbiya-i alem, mahrum kılma bu acizleri

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Yıkılır her qece dünya üzerime
Enkazı altında kalan duyqu kırıntılarım
Ezilir kalem tutan, mısralar dizeleyen parmaklarım
Dahi her uzvum, dahi her bir hücrem ve tüm kalıntılarım
Gözyaşlarım karışır toza, topraqa
Beni kucaklar o vakit işte tüm korkularım
Yalnızlıqın verdiqi hezeyanlara kapılır qönül
Sabret qönül, bitecek bu çile, sakın isyan etme

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Her coşkuyu yaşayan ve yaşatan
Damarlarımda qizli olan nedir bilemedim
Kessem damar bileklerimi korkuyorum
Kendini öne atan kanım mı olur
İçimde sakladıqım deli yüreqim mi bilemedim
Dilim sussa, sanki o konuşacak
Zalime haykıran sesim olacak
Al renqi ile duvarlara baştan aşaqı 
Şehadetin destanını yazacak
Uslu dur, deli oqlan, kolla zamanı
Kanım biliyorum vermez düşmana emanı
Dar eder hatta makberi, dahi mekanı
Vuslata az kaldı beden topraqa
Ruh ebediyete, yürek koşar adım
Çıqlık çıqlıqa, şehadete

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Daha 20'li yaşların ortasındaydı 
Kimi zaman durgun, kimi zaman hareketli
Gençlerin kanı deli akar derler ya
Bu öylesine bir şey değildi
Genç yaşlarda yemişti toprağı üzerine 
Genç yaşta diri diri gömmüştü onu hayat
İnsanlar içerisinde olup, onlardan uzak
Hayatta hiçbir noktada kazanamamıştı belki de
Ama hiç bitmek bilmeyen bir enerji
Bitmek bilmeyen bir umut vardı
Gözlerinde incesinden bir korku ve merak
Düşüncelerinde ve konuşmalarında bir heyecan
Olmuyordu ama, geçit vermiyordu bir türlü
Yolunda gitmiyordu bir şeyler farkındaydı
Her defasında önüne çelik setler çekiliyordu
Aşılması güç ve zor, meşakkat ve çile dolu olan
Güç yetiremeyeceğim hiçbir şey yok diye
Düşünüyorken aksini asla kabul etmiyordu
Güç olmalıydı, dik durmalıydı
Bildiği tek şey kendisinde doğuştan var olan özgüven
Güvensizliği hiçbir zaman kendisine değildi
Kendisi gibi olmayıp, kendisi gibi olduğunu söyleyenlere
Her defasında yeni bir başlangıç
Her defasında ayrı bir hayal kırıklığı
Kırıklar, Kırgınlıklar, hatalar, yanlış anlaşılmalar ve anlamalar...
Sitem ettiği zamanlar oldu çoğu kez
Haykırışlara döktü kelimeleri kimi zaman hece hece
Kimi zaman ise sus pus oldu kapattı kendisini çevresine
Konuşmaz olduğunda tuhafladılar
Çok bilmiş gibi konuştuğunda da tuhafladılar
Hep yakışıksız, anlamsız ve tutarsız buldular davranışlarını
Biçemediler bir kaftan, kararlı yakıştırma yapamadılar
Tanımlanamayan biri olmuştu adeta
İçinde derinliklerde bir yerlerde bir şeyler saklıydı
Biliyordu aslında, en iyisi boş vermekti insanları
Kendisini anlamasını beklemiyordu hiç kimseden
Ne de olsa bu zamana kadar anlaşılamamıştı
Korkuları ile yüzleşmekle hayatı devirmişti
Yine öyle olacaktı, hep böyle olacaktı
Vazgeçemezdi, son noktayı koyamazdı
Öyle yaptı ve bundan sonra da öyle yapacaktı
Elleri titredi çoğu kez, heyecandan avuçları terledi
Ama susmak bilmeyen dili şimdi sus pus olmuştu
Konuşmakla kifayetsiz kalacağını düşündüğü kelimeleri
Adeta yutmuştu birer ikişer her şey sus pus
Suskunluğun daha çok şeyler anlatabileceğini
Düşündürebileceğini varsaydı ilk olarak
Sonra hepsine bir off çekti bir de "boş verr..."

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Yalnızlık üşümekse eğer
Yalnızım üşüyorum
Hayatın dipsiz uçurumundayım
Tut kolumdan düşüyorum
Çelikşili sorular sorma
Cevabını bilmiyorum
Bildiğim tek şey
Seni Seviyorum ve düşünüyorum...

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Seni ben hiçbir zaman kaybetmem ki
Seni görmesem bile 
Gözlerimi kapatır düşlerimde bulurum seni
Eğer düşlerimde bulamazsam ağlarım
Akan gözyaşlarımda bulurum seni
Aynadaki görüntülere takılırım
Yansımalarda bulurum seni
Orada bile göremezsem üzülmem,
Elimi kalbime koyar orada bulurum seni
Her atışında sesini duyarım, adını tekrarlarım
Hiç gitmek bilmeyen bir sevda olur
Türkü yakarım halime gündüz gece…

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Aşkın rengini soruyorlar bana
Milyonlarca renk çözünürlüğü olan 
Göz bebekleri için ise tek renk var
En azından benim için
Aşkın rengi beyaz
... Olması gereken gerçek aşk
Saf ve tertemiz
bütün kötülüklerden 
Hile ve kurnazlıklardan uzak
Yalanlardan beri
Verdiği renk ise çok basit 
Hafif bir allık 

 

 

.......................................................................................................................................................................

 

 

Saatçinin önündeydim, saate baktım
Gözlerinle karar kıldığım dakikalardı.
Senin adını sayıkladı dudağım kımıldaması ile
Bir Garip çileyim, anlatamıyorum

 

Zaman durağan olsa, hep seni görseydim
Seni izleseydim gizli köşelerimde 
Sana gerçekleri haykırana dek
Sana hayranlığım ile bakakalsaydım öyle

Hayallerimin gerçek olması umudu ile

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Bugün rahmetle andım seni hocam
Bir buz kütlesi gibi oturdu içime yokluğun
Gözümden akan yaşlar merhem olmuyor yaralarıma
Yaralarımızdaki irinler azdı, kana bulandı islam coğrafyası
Sensiz bu topraklar tarumar oldu hocam
Bir katre olsun rahmet doğsun topraklar üzerine
Anneler öldürülüyor, abiler esir ediliyor,
Can alınıyor, canlar satılır oldu hocam

 

Her evden küfrün dumanları yükselir oldu
Ah sensiz buralar duman oldu hocam
Bir perde açılsa ahiretten görsen dünyamızı
Bir el uzansa kabrinden yalnızlığımıza
Ruhlarımız dirilse yeniden paslı bedenlerimizde
Göğüslerimizde iman ile çelik tabyalar olsak 
Küfrün acı ve ölüm saçan toplarına karşı 
Sarsak yaralarımızı, kapatsak açıklarımızı

Bekliyoruz...

Bekliyoruz umut dolu günleri, sevgi dolu yarınları
Sen gittin evet hiç dönmeyeceksin o sonsuzluktan
Ama arkanda bayrağına bağlı milletini özü bilen
İmanlı ve sevda saçan yürekler bıraktın tüm izlerinle
Önce Ahlak ve maneviyat dedin
Ahlakın güzelliğini kuran ve sünnet gösterdi 
Sen bize yaşayarak ve yaşatarak öğrettin

Evet...

Bugün rahmetle andım yine seni hocam
Kıymeti elden gidilince anlaşılan her değer gibi
Yokluğunu hissetti bedenler ortadoğuda
Hani barışı ve sevgiyi yayan osmanlı torunları dediler
Hani tüm dünyanın saadeti için çalışan gençlik
Sen söylemiştin çok iyi biliyoruz
Hakkı ve haklılığı üstün tutan zihniyetiz

Elhamdülillah...

Bizler Seni tanıdık, seni sevdik
Biz seninle var olmanın anlamını kazandık hocam

 

Merhum Prof.Dr.Necmettin Erbakan Hocama İthaf olunur.

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Sensizlik duman olmuş sis gibi çökmüş gündüzüme geceme
Göremiyorum o güzel gözlerini, gülümsemeni
Gel de bana dağılsın bu puslu hava, gel uzat elleri bana
Gecelerime kandil olsun ışıltılı gözlerin yol gösterir bana
Gündüzlerime güneş ol sevginin sıcaklığını ver bana...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

İlk gözlerinin içindeki gülüşe aldandım
Baktıkça ışıltısı hayatı ve yaşamı sevdirdi
Aşkın büyüklüğünü, en güzelini
En sade ve safını yaşadım bir anda
Herşey ilk bakışta başlamıştı
Gözlerine bakmadan edemiyordum 
Bir yandan kaçırıveriyordum utancımdan
Seninle ilk buluşmamız gözlerimde kaldı
Sevgin şimdi her aynaya baktığımda
Gözlerimde yaşlı ve ışıltılı ama hüzünlü

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Korkuyorum seni kaybetmekten, kendimden
Hayallerimin yarım kalmasından, yarınlara kalmasından
Gece yarısı ter dökerek gördüğüm düşlerimden
Uyanınca gözlerini aklıma getirip
Işıltısını hayranlıkla anımsarken unutmaktan korkuyorum

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Yağmur damlaları idi şehrin her metrekaresine düşen
Soğuk değildi, üşütmüyordu ve huzursuzluk vermiyordu hiç
Aynı onun gibi her hücreme yayılmıştı sevgisi, onunla doluydu
Sonra oturduğu banktan kalktı, epey ıslanmıştı
Fakat hissetmiyordu tüm olanları, sokağın kaldırımlarında 
Ücra dip köşelerinde yürürken yine onu düşünüyor
Adını sayıklıyordu her zamanki gibi
Yollara düştüğünde zamanı unutuveriyor yürüyordu gündüz gece...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Yüreğimde pıtır pıtır bir heyecan
Dilimde bir kekeleme var
Avuçlarım terliyor,yüzüm kızarıyor
Ellerimde hafif bir titreme
Ayaklarım sabit çakıldı yerine

 

Bir adam atmak istiyorum sana
Ellerimi uzatmak istiyorum
Avuçlarımda ellerinin sıcaklığını
Yüreğimdeki yerini göstermek istiyorum
Sen bu kalbin birtanesisin

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Büyük bir şehrin esrarengiz bir noktasındayım
Bereket yüklü bulutlar toplandı gökyüzünde

Biraz sonra yağar demeye kalmadan düştü 
Avuçlarımın arasına yağmur damlaları
Senin ismini heceledi her keresinde

 

Ayın arkasında kalan güneşim çıksın ortaya
Ben onu çok özledim, hasretim, biçareyim
Merhem olsun ayrılığıma, yarınıma

Kış gelmesin, esmesin sonbahar rüzgarları
Yol versin bulutlar yol versin ay güneşime
ihtiyacım var sıcaklığına, aydınlığına, rengine...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

İsminle anlam kazanır dilimdeki heceler
Hecelemem ile herşeyin adı sen olursun
Damarlarımda dolaşan senin sevgindir
Bağışlayacak olsam hayat bulur insanlık
Senin sevginin labirentine girdim
Çıkış yolunu bulmak değil amacım
Sende kaybolmak istiyorum

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Sabahları uyanışla başlar aslında
Aynanın her karşısına geçtiğinde gözlerindedir
Her lokmayı ağzına götürüşünde boğazın düğümlenir
Her gökyüzüne bakışında cisim cisim gözlerinden akar
Hoyrat gönlüne düştüğünde içinde fırtınalar kopar

 

Gün ağarmaya başladığında buram buram için yanar
Yanar inceden inceye kabuğu kalkar, kanar
Hissedersin içindeki çelişkileri, anlaşmazlıkları
Helezonik çizgiler çizersin düşüncenin yoluna
Akışını seyredersin ama çaresiz

Ve gece olur gökyüzünü değil hayatını kaplar karanlık
Gecenin örtüsü titreyen bedenini usulca örter
Anlayamazsın ne dem kasırgalara dönüşeceğini
Yorgunsundur yavaş yavaş kapanır gözlerin
Göz kapakların aşağıya iner perde gibi usulca

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Ellerimi açsam her iki yana
Gelen sevgiliye doğru
Korkuyorum ki
O an benim için korkunç bir uçurumdur
Kucaklayacağım ise ölüm...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Sadık bir dost aranıyor
Her zaman gerçekleri konuşan
Her düştüğünde el uzatan
Yanlış yaptığında hatırlatan dost aranıyor

 

Sadık bir dost aranıyor
Seninle çıkarsız dostluk kuran
Her durumda yanında olan
Derdine derman, sırrına sırdaş
Her dem yoldaş bir dost aranıyor

Toprak gibi tevazu sahibi
Her zaman başı dik, alnı açık
Mabuduna her an yönelten
Hakikate götüren bir dost aranıyor

Bulan var mı?

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Ve Aşk dalgaları vurdu 
Kıyıya yakın duran gemilere
Alabora oldum
Her taraftan giren aşkın suları
Bir yandan bulduğu oluklardan boşalırken
Geminin derinliklerinde duruldu.
Artık seninle doluydum
Her anım, her yanım sen...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Bilmem ki kaç satır daha yazsam, 
Ne kadar yazsamda kendimi anlatamam.
Beni bilen bilir, en iyi yaradan elbet.
Bu gönül sana bağlı, en derinden müebbet.

 

Ölümü güzel yapan sevgiliye kavuşmak.
Maşuğu araken aşık isterki engeli aşmak.

Derdim kifaye etmeyen hecelerle,
Seni gözlediğim gecelerde,
Bir nebze olsun hissiyatlarımı hafifletmek değil.
Sana olan duygularımı kendime anlatmak.
Anlattıkça sinemde açılan manevi gedikleri,
Olukları, seninle doldurmak

Sevgiyi güzel kılan yaradandan gelense,
Ben kabul ettim başım gözüm üstüne,
Hak buyruğu fermandır gönlüme.

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Gönlümdeki ateşi söndüremem
Bu benim elimde değil
Yandım da kavruldum inan
Bu benim dilimde değil...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Dudaklarımdaki ateş, sen içimdeki alevsin
En büyük sırrımsın, kimseye göstermediğim yaramsın
Ben sensiz yalnızım, sensiz hiçim
Sen benim herşeyimsin...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Işıldayan simsiyah gözlerinde takılı kaldım
Halimi sana başka nasıl anlatabilirim ki...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Karşı karşıya kalmıştım gerçeğimle
Gözlerim seni aramıştı 
Gece terasta sırt üstü yıldızları seyrederken
En parlak olan sensindir diye 
Gözümü ayırmamıştım
Sonra gözlerim bir an kapandığında 
Kayboldun sanki 
Kapıldım bir an ümitsizliğin yelkenine
Sonra göz kırpar gibi yeniden ışıldadın
Ordaydın biliyordum 
Beni denemiştin belki de,
Ben senden ayıramam artık gözlerimi
Onları sana mühürledim 
Böyle kala kaldım

 

 

............................................................................................................................................

 

 

İhtiyacı var hayata buğulu bakan gözlerimin
Karanlıktan güneşe, güneşin ışığına ve sıcaklığına
Çalılıkların arasından içeri sızan ışık hüzmelerine
Gecelerken bir yerler de ay ışığının yolumu aydınlatmasına
Hepsi bir yana
Sen benim güneşimsin
Sana ihtiyacım var

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Sahipsiz olduğunu düşünen bir çocuğun
Saçları arasında gezen eli hissedince
Yüzünde oluşan tebbesüm gibi
Sensiz olan bu yüreğim için
Uzat ellerini ellerime
Yüzümden gülücükler eksik olmasın
Hayat seninle anlam kazansın
Gel bu sefer sevenler kazansın

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Sordum aşkı nice biçarelere 
Göklerde mi diye 
Soruma nihayet cevap buldum
O sımsıcak kalplerde

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Ellerim ne oluyor size
Neden ele veriyorsunuz kendinizi
Dilim ne oldu sana neden durmadan
Saçıyorsun tüm gerçekleri ulu orta her yere
Ve kalbim neden acıtıyorsun bu kadar 
Bak ellerime, bak dilime...

 

Ve kalp
Hiçbir yürek böylesini taşıyamaz ondan...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Daha önce hiç böyle olmamıştı
Bu kadar kör bilmezdim aşkın gözünü
Kör oldum

Daha önce hiç böyle olmamıştı
Hem yarınım, hem bugünüm, dünüm oldun
Yandım, kavruldum

 

Daha önce hiç böyle olmamıştı
Sessizliğime ses, sensizliğim sen oldun.
Ben sende kayboldum

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Bir sevgilinin yolunu gözlüyorum 
Fırtınalı günlerinin ardından gelen güzel günler gibi
Avuçlarımdaki sımsıkı tuttuğum papatyalarla seni bekliyorum
Ne olur solmadan gel, çok geç olmadan 
Yüreğimde nasırlaşan sevdan çok acıtmadan 
Gün ağırmadan gel
Issız ve soğuk gece, tüm ürperti veren havası ile
Bedenimi sarmadan gel

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Sanat için şiir yazıldığını sananlar
Sanata fiziksel bir yaklaşımla bakıyorlar
Bütün şairler şiirlerini aşkla sevgi ile yazarlar
Ben bütün şiirlerimi senin sevgin ile yazıyorum
Anlamlı ya da anlamsız içimdeki sana olan tutkuyu
Sana olan sevdayı ve sana olan özlemi
Tüm çıplaklığı ile ele veriyorum
Çok üzgünüm suçu mu itiraf ediyorum 
Seni sevdiğimi her sözümde ima ettim
Her satırında her iki kelime arasında seni düşündüm
Teslim oluyorum

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Ölüm saçan bir arenada ( bu hayatın ta kendisi )
Ölümlü bir güzel gördü ( o sensin )
Ölümsüz bir aşka tutuldu ( sana tümüyle )
Senin için teslim etmedi ( bedenini )
Zarar verdiremezdi kendine ( çünkü o artık seninle doluydu )
Ve haykırdı tüm gerçeği bütün dünyaya ( bütün sevgim ile sana aidim)

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Ey Sevgili!
Gözlerinin siyahında kaybettim kendimi
Ve ışıltısı ile raks eden kalbim,
Kalbim sana ait, bu beden senin
Ve bu ruh, aşkın buldu membaını
Yöneldiği her yönde çizdi benliğini
Bir sen varsın hayatımda sevdiğim
Bir sen geldin yüreğime ey sevgili
HOŞGELDİN..!

 

İyi ki geldin,
İyi ki varsın 
İyi ki hayatımdasın
İyi ki yüreğimdesin...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Yalnızlık rüzgarı benim köyümde eser durur.
Biçareyim, ıssızım, yalnızım, sensizim
Çınar gibi yüreğim olsa da kırılgan dallarım var.
Gözyaşlarım akar durur eşlik eder yağmura
Bir ağlar gözlerim bin ağlar, kan ağlar.

 

Sevdana türküler de yaksam kanmazsın
Yelkenimi hasret rüzgarına kaptırmışım 
Yanarım, kavrulurum, üzülürüm, kırılırım
Ellerimi bir çare titrek titrek uzatırım
Bir ağlar gözlerim bin ağlar, kan ağlar.

Hayaline bulutlarla şekil veririm
Sonra gökyüzünü siyah bulutlar kaplar
Hiç yakışmaz o kara renk senin yüzüne
Dağılır yıldırımlarla tüm görüntü
Yüreğimi sızlatan acıyı duyar dünya
Bir yanar yüreğim bin yanar, kan ağlar

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Vücut dili seni anlatır, 
Dilim başka söyler. 
Gözlerim kaçar bir taraflara, 
Ellerim terler ve titreme alır
Heyecandan nabzımın sesi duyulur
Korkarım bakmaya kıyamam
Belki de sana bunu hiç anlatamam 
Ama bu kalp bütünüyle sana ait, 
Herşeyiyle sana ait 
Ne olur sende anlasana

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Soğuk bir gece, soğuk bir siper

Vatan vazifesinde can borcunda

3,5 arkadaş karşıda bir grup yabancı

Gözler birilerini arıyor bir haykırış kopuyor içinde

 

 

Sorularla meşgul tüm zihnin

Kim bunlar ? Ben neredeyim ?

Ses veren yok, cevap yok

Üşüyorum Anne neredesin ?

 

Vakit ıssız bir vakit gece nöbetinde

Sessiz karanlıklar içerisinde bir bedenim

Düşman pusuda ben gözetimde

Gecenin soğukluğunun etkisi tüm bedenimde

 

Sonra tek bir ses ve kopan kıyametim

Havada süzülen demir parçası

Soğuk mu soğuk

İşte bak tam burada, yüreğimde...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Her sözümde sen varsın aslında

Bütün mısralarımda gizlenmiş bir yerlerdesin

Biliyorum hiç unutamayacağım

Hep sayıklayacağım son nefesimde bile

 

Sözlerimle bile sana dokunmak seni hissetmek

Seni böyle bile sevmek

Ahhh... Ben nasıl yanmayayım dağlar

Yürek böylesini ne kadar kabul eder

Ne kadar dayanır böyle severken

Yakınları uzak eden mesafeler

Sitem dolu karabulutlar gibi üstüme çöken geceler

Bir haberci rüzgar gibi gel gir geceme gündüzüme

Her günüm sen ol hatta her yanım

Ne olur senin var olduğun dünyada

Sensizliğin kol gezdiği,

buram buram kokunu dahi içime hapsedemediğim,

senin hayalinden muzdarip kalmış,

Başımı biçarelere dayamış bırakma

Beni bunlardan yoksun etme

Beni sensiz ve sevginsiz bırakma

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Ruhum ait olduğu yerde 
Bedenim ise bomboş bir kütle
Ben değil sen varsın 
Tüm anlarımda ve anılarımda 
Sen bana ben sana aitim
... Adın mimlenmiş dilimde
Sevgin tümüyle yüreğimde
Ellerin ellerimde, gözler sana hayran
Hepsi hayal, hepsi gerçek...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Unutma yürekte sevilenlere her zaman yer vardır
Hem seven hem sevılen için bedelsiz kardır
Sevene kin beslemek sevilene bilesin ardır
Sevmesini bilene bu canım candır...

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Bekliyorum 
Oldu belki de uzun bir zaman
Kendime anlatmaya çalışıyorum
Ellerimi birbirine sıkıca kenetleyip
Doğacak güneşi bekliyorum
... 
Bekliyorum
Issız adamlara oynuyorum
Sensizliği, kimsesiz diyarlar gibi
Terkedilmiş bir şehir
Bir tek seni bekliyorum

 

 

............................................................................................................................................

 

 

Ellerimle çizsem de sana olan sevgi coğrafyamı 
Aşkımı ele alıp tarih gibi anlatsam da yeniden
Hiçbir matematiksel hesabı yok
Felsefik düşünceler ışık tutmaz geceme, gündüzüme
Sana olan bağlılığımı türkçe anlatamam 
Yabancıyım yalancı sevdalara ingiliz kaldım
Kusura kalma sevdam sanırım sınıfta kaldım

 

 

............................................................................................................................................

​Takip Edin   

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2015 by Tarık Buqra Karahasanoqlu Resmi Web sitesi.

bottom of page